Kac yil gecti aradan...

Uzun zamandir yoktum, blogumla ugrasamayacak kadar yogundum daha dogru bir cumle aslinda..
Nisan 1,5 yasinda oldu ve artik kendime ayiracak vakit bulabiliyorum az da olsa..
Bu arada gecen zaman icinde cok sey ogrendim, cok sey yasadim...Cocuklu bi aile olmak bir  aile olmaktan daha da zor oldu bizim icin ki herseye ragmen bir cocuk sahibi oldugum icin her gecen gun daha fazla sukrediyorum. Iyi ki daha da zaman kaybetmeden bu olmus ve iyiki dunyalar tatlisi sefkat dolu bi canli var yanimda..Onunla hersey daha kolay artik, yasama tutunmak bile daha kolay..
Hayat hakkinda da bircok seyi farkli dusunur oldum artik..Zaman iste su gibi akip geciyor ve biz nasil oldugunu bile anlamadan bitiverecek..Hayaller, amaclar kuculdukce kuculuyor, baska baska planlar yapmaya basliyor insan kendi icin..Olgunlasma ve kabullenis yili oldu benim icin 2009..Her sey o kadar da istedigin gibi olmuyormus, olmasi icin cabalamak da insanin kendinden goturuyormus bunu anladim..
30'lu yaslarin basindayim ve artik bi 30 yilim daha varsa ne mutlu bana diyor hayatimin tadini cikarmaya calisiyorum..Mevlana ne demis "Omur 3 gun, dun bugun yarin" Dun zaten gecmiste kaldi, yarin ne olacagini bilmiyoruz dolayisiyla "an"i yasamak lazim..Bugun..icinde bulundugun su andan memnunsan gerisi bosmus..
Kosturmacayi biraz yavaslatinca kendini dinliyor insan..Iyiki Nisan dogmus iyiki herseyin disinda kalmisim biraz..
Keep in touch..

Bu kadara kg alacagim hic aklima gelmezdi..Okuyanlar arasinda benim gibi hamile olan varmi bilmiyorum ama varsa lutfen burayi cok dikkatli okusun, gecen ay doktorum anjiyo oldugu icin onun yerine gorev yapan baska bir doktor bana "elevit" adli bir multivitamin vermisti, oysa ben sadece kan degerlerim dusuk oldugu icin demir solusyonu iciyordum, ve gayet duzenli bir sekilde de yedigime ictigime dikkat ediyor, vitamin, mineral, protein vs yediklerimden aliyordum ancak bu ilaci bir ay kadar kullandiktan sonra (ki birde mide bulantisi yapiyor ki sormayin) amanin birden kollarimda, ellerimde ve ayaklarimda sislikler ve uyusmalar basladi, hipertansiyonum oldugu icin tansiyonum yukseliyor herhalde diyordum, vucut da odem yapiyor tabi artik filan, doktora gittigimizde normal cevabini aldik artik agirlasmisim, onun uzerine eve geldigimde tartildim (demek bi ara birakmisim tartilmayi) tartida 55,7' yi gordugume inanamadim..Bir ayda 4 kg birden almistim ve tabiki damarlarim bu basinca daha fazla dayanamiyor, ellerim ve ayaklarima yeterince kan gitmiyordu. Rutin doktor kontrolumuzde nihayet kendi doktorum gorev basindaydi ve bana hemen eleviti kesmemi, ihtiyacim olmadigini soyledi..

SImdi kisaca bence doktorunuz kesin sart demiyorsa kullanmayin, yok eger mutlaka kullanmaniz gerekiyorsa da yarim yarim ya da gun asiri icin, ve karbonhidrat aliminizi olabildigince azaltin..Yoksa benim gibi bi anda duba olursunuz..

Depresif olmamak elde diil...

Ankara'nin butun cirkinligi, kasveti, asik suratliligi ustunde bu aralar..Yagmur yagsammi yagmasammi diye dusunuyor, biz kar bekliyoruz umutla, ama gorunurde pek bisi yok simdilik..

Yani insani sinir eden, ruhunu daraltan, karanlik gunler yasiyoruz ne yazikki..Oysa tam bayram ve yilbasi oncesi "lay la laaay" durumda olmamiz daha munasipken..

Beni mi hava bu kadar etkiliyor yoksa herkeste ayni hisleri mi uyandiriyor bilmiyorum ama ben bu duman grisi havalari hiiccc sevmiyorum, boyle icimden hicbirsey yapasim gelmiyor.Yagmur yagsa ona da raziyim, zaten mecburi hizmet evde geciyor iyice bu aralar, bari kitabimi alir, kivrilir kanepeye, sicak sicak ada cayi icerken miskinlik yaparim yagmur sesi esliginde..O bile luks yani iki haftadir.

Oysa ben ne guzel yilbasi moduna girmistim, agacimizi suslemistim, Ozan'a onceden hediyesini almistim filan ama gittikce ruh halim de depresfilesmeye basladi resmen..

Bebege alinacak bir suru ivir zivir hala liste halinde buzdolabi ustunde asili..Guyya bi ara hepsi halledilecek. Yuruyus yapmam lazim ama o da icimden gelmiyor.Zaruri yasam fonksiyonlari disinda bisiyle ugrasasim yok.Bilgisayarimi bile acmaz oldum nerdeyse o derece tembellik vaziyeti sinmis ustume.. Yarin Ozan'in annesi geliyor, haftasonu bizde, kostur kostur alisveris turlariyla gecicek yine onceden aldigimiz duyumlara gore. Ankara'ya da nerdeyse adim basi yeni bi alisveris merkezi acicaklar, nedir birbirlerinden farki anlamiyorum, ve insanlar neden haftasonu o havasiz tikis tepis yerlere dolusur, ayakta yemek yer, salina salina elinde bi poset bile olmadan dolanir durur ki, madem amac alisveris diil, gidicek baska yer mi yok dolusuyorlar kapali alanlara..Gerci bu havada "acik hava gezintisi" hayal tabi. Eee bu sehirde yapicak fazla birsey de yok, soooyle cikip bi bogaz turu bile atamiyorsun yani..Bayramda bi gidelim de Istanbula ohh rahat rahat hasret gideriyim..

Bari kar yagsin yaa..Nolur nolur kar yagsin, su sehrin griligi, donuklugu, pisligi bi kapansin, her yer bembeyaz olsun, cam ormanlarinin icinde yuruyus yapalim..Bu da birsey yani dimi? Yasasin Pollyanna!!

One of my favorite xmas songs :)

Harry Potter ends...

Macera bitti...Meger ne guzelmis kitabin cikmasini beklemek, filmini izlemek, yorumlar yapmak...Harry'nin hayrani oldugu kadar sevmeyeni de cok biliyorum. Ama ben onu basindan beri sevdim, kitaplari buyuk bir istahla, gozlerimin sulanmasina aldirmadan, uyumadan okudum..Rowling'i tebrik etmek lazim hayatinin kararmaya yuz tutmus bi zamaninda boylesi bir hayal gucuyle boylesi bir fantastik oykuyu gerceklere bu kadar dogruduzgun oturtabilen, kurgusu son derece basarili bir yazar.Torununun torununa yeticek kadar da para kazanmistir zaten bu isten. Acaba diyorum ilerde cocuklarimiza okumasi icin kult olmus kitaplar icinde "yuzuklerin efendisi" ve "harry potter serisini" mi vericez? Yani masallar dunya masallariyken artik hep ingiliz edebiyati mi okuycak bu cocuklar? Ne biliyim bizim zamanimizda Andersen vardi mesela Danimarkaliydi, almanya, irlanda vs derken pek cok farkli ulkenin masalini dinlemistik bizler annelerimizden..

Neyse Rowling seriye baska bir masal kitabiyla veda etmis, o da son kitapta adi gecen Ozan Beedle'in hikayeleri, hani su Dumbledore'un Hermoine'ye miras olarak biraktigi kitap. Bu masal kitabindan Rowling sadece 7 adet bastirmis ve 6'sini da hediye etmis geriye kalan son kitapsa muzayede satilacakmis. (Hatun nasil para kazanilacagini kesinlikle biliyor)

Deadly Hollow'daki incil'den direk alintilardan hic bahsetmeyecegim, hristiyanligi nerede kitaplara bulastiracak diye beklerken bu sonuncuda oldu. Tek soylemek istedigim bence bir cocuk kitabinda (Ki bunu ben boyle tanimlamiyorum yazarin kendisi oyle oldugunu soyluyor, aslina bakarsaniz son 3 kitap yeterince urkutucu ogelerle dolu) boyle ayrimlarin yapilmamasi en dogru sey olurdu, butun dunyanin okudugu bir kitap.. Tabi bu tarz bir ayrim yuzuklerin efendisinde de var, her ne kadar iyilik dogruluk, durustluk, sozunun eri olmak vs gibi erdemleri asilayan bi ucleme olsa da onda da hissedilir bir irkcilik oldugunu kimse inkar edemez.

Altinci film yoldaymis bu arada Harry potter ve melez prensi 2008'in kasiminda seyredebilecegiz, ki HP filmleri icin en uygun zamanin yilin kasim aralik aylari oldugunu dusunuyorum ben zaten, zumruduanka yoldasligi yazin ortasinda gosterime girince filmin buyusu bozuldu sanki. Yilbasina yakin zamanda izlemek daha keyif verici oluyor bence..

Uzun bir aradan sonra

Hep yazicam yazicam diyorum ama bi turlu firsatim olmuyor, ya da belki ben tembellestim cunki internette eskiye oranla az da olsa vakit geciriyorum yine ama sanirim baska seyler oncelikli olmaya basladi benim icin. Once bomba haberi veriyim (ki artik neredeyse bayat bi haber olucak ama hala duymayan arkadaslarim kaldiysa burdan ogrenebilir) bir bebegimiz

olucak. Su an tam 19 haftalik hamileyim ve hala inanamiyorum. Ve guzel bir haber daha varki o da bebegimizin bir Elcin JR. olmasi yani kiz ve babasi da bende oyle olmasini istiyorduk.

Bu zamana kadar biraz sorunlu gecti tabi bulantilar, kansizlikla mucadaleler, taramalar, doktorlar ve hastaneler (neyseki en sonunda ozel bir hastanedeki Profesore teslim ettik kendimizi) vs derken inanilmaz telasli ve sinir bozucu oldugu zamanlar oldu. En kotusu de kan testlerindeki bazi degerlerin yuksek cikmasi sonucu 3 gun hastaneye serumla baglanmis sekilde esir olmakti sanirim.

Neyse iste simdilik gecti hepsi. Tabi gittikce onlemez kg artisim disinda. Hamile kalmadan once derdim ki hep "aman canim ne olucak insan yediklerine dikkat ederse en fazla 9-10 kg ile atlatir hamileligi ve sonrasinda da duzenli sporla zayiflar insan" isteeee hicbirsey icin buyuk konusmiycaksin al sana oldum resmen ve 46 kg ile hamileligim baslamasina ragmen su an 53.4 kg'yum ve oyle fazla yedigim yada abur cubur ve tatlilara saldirdigim filan da yok. Demekki sadece yemekle alakasi yokmus, ki sakin yanlis anlasilmasin kg alicam diye korkup da hamileligi sirasinda yeterince beslenmemeye de inanilmaz kiziyorum.

Tabi birden bire hayat degisiverdi bizim icin, ikimiz de artik zamaninin geldigini dusunuyorduk ve sanirim ikimiz de hazirdik ama insan ne kadar hazirim da dese boyle bir seye hazir olunmuyormus. En basta benim sifir beden, aktif ve tezcanli hayatim gitti yerine sakin her buldugu yere kivrilmak isteyen, dakika basi wc'ye gitmesi gereken ve karnindaki dayanilmaz kasintilarla bas etmeye calisan bir ev kedisi geldi. Surekli acikiyorum ama biri yemek yapip tv onune servis yapsin istiyorum..Ben ki herkesin abartiyosun dedigi sekilde titizimdir yerimde duramayip evi tertemiz ve hijyenik tutmayi severim simdi ahh ahh gormeli beni insanlar yere bisi dusse egilip almaya useniyorum resmen. Tabi onca seye ragmen yine de bircok hamileye gore pek o kadar yerimde durdugum da soylenemez sonucta yine yemekleri ben yapiyorum, temizlige yardimci bile gelse onunla beraber bende bos durmuyorum, yani hamilelik kaprisleri yapmiyorum ama sinirlerimin biraz gerildigini de kimse inkar edemez.

Bunlar yetmiyormus gibi bir de 3 yatak odali evimizde bebege yer acmamiz gerekti ki bu durum son derece yorucu ve sinir bozucuydu cunki biz evlenirken sanki hic bebek sahibi olmayacakmisiz gibi dosemisiz evi onu farkettik. Kendi yatak odamiz disinda bizimkinin hemen yanindaki odayi giyinme-soyunma odasi seklinde yaptirmis ve acik moduler dolap sistemiyle dosemistik, diger odamizda misafirlerimiz icindi ve ayni zamanda calisma odasiydi..(Malum ikimizin de Ankara'da kimsesi olmadigi icin bize gelen misafirler genelde hep ailemiz oluyor ve hep yatili oluyor tahmin edildigi uzere) Misafir odamiz yeterince gunes almiyor ve soguk oluyordu bu nedenle de ortadaki odayi bebek odasi yapmaya karar verdik. Eee o koca koca dolaplar yerinden cikinca evin hali gormeye deger tasinsak daha iyi diyoruz biz mesela. Evin cesitli yerlerine paylastirildi dolaplar ama simdi de is bebek icin yatak odasi secmeye geldi. Apartment Therapy diye bi site var dekorasyonla birazcik da olsa ugrasanlar bilirler cunki baya meshur bir site. En cok orayi kurcaladim ve en cok da ordaki mobilya secenekleri beni cezbetti. Oyle fazla birsey almayi dusunmuyoruz bir bebek karyolasi, ustunde altini da degistirebilecegimiz genislikte bir konsol (Bak Ozan farkinda misin bilmiyorum "degistirebilecegimiz" diyorum...Umarim bloguma goz attigin zaman hersey icin cok gec olmaz :)) ve birde emzirme koltugu ile bu isin ana temasi hallolmus olacak ama sanirim asil oyalayici seyler perdesi, halisi, abajuru, oyuncaklari, donence, aksesuarlar vs vs..

Meger bebekler icin gelistirilmis ne cok elektronik esya varmis...Bu kadar sey oldugunu bilmiyordum birde bunlarin iyisinin secilmesi belasi cikti basimiza. Off bazi seyleri ailelerimize paslamayi dusunuyorum ama henuz kime neyi paslayacagimi karar vermedim. Birkac yere baktik Ankara'da, bu sehir hep mi boyle bilmiyorum nedense Istanbul'un en miymirik seyleri buraya geliyormus gibi hissediyorum. Sitelere bakmayi goze bile alamadik yani. Hersey o kadar siradan, o kadar alisilmis seyler ki hicbir yenilik yok resmen. Suslu puslu bebek yataklari, besikler, hanedan torunu sanki, sagliksiz boyalar, kaplamalar, malzemeler...Ikea'nin katalogunda begendigimiz bir kac sey var ilk firsatta Istanbul'a gidip butun gunumuzu orda harcamak istiyorum, her aksesuari, her ayrintiyi incelemek, kurcalamak istiyorum. E oraya kadar da gitmisken isvec koftesi yemeden olmaz dimi, soyle soslu moslu..

Bu 40 haftalik hamilelik sureci tam anlamiyla bir hazirlik donemiymis anlasilan. Alinmasi ve yapilmasi gereken o kadar cok sey varki Ankara'da bulabildigimiz tek kullanisli magaza Cepa'daki Joker. Bir de cukurambarda e-bebek var internette ne satiyorlarsa aynisi magazada var. Neyse bu konularda bilgileri olanlar varsa ve paylasirlarsa cok sevinirim.

Bu buyuk telasin disinda hayat gayet sakin son zamanlarda benim icin, isler de duruldu, haftasonu gezileri yok oldu, havalar sogudu filan. Herhalde en son bizim binanin kaloriferi yandi bu sehirde, her bacadan duman cikiyordu ama bizim evlerin ici buz gibi olmasina ragmen apartman gorevlimiz israrla kaloriferi yakmamakta direniyordu..Nitekim iki yildir dogru duzgun grip olmayan ben hamile halime ragmen direk ust solunum yolu enfeksiyonuna kapilip ardindan bronsite varana kadar iki hafta mucadele ettim. Simdi iyiyim cok sukur..

Sonbahari oldum olasi sevemedim, boyle yapraklar dokulur, bir turlu ne giyeceginizi bilemezsiniz, pardesu olsa ince gelir, mont olsa terletir filan, huzun iste ama sonunda su yagmurun dustugunu gordum ya Ankaraya ohh yani rahatladik resmen. Bu kadarcik yagis barajlari doldurur mu bilmem ama su susuzluk derdimiz azalsa sahane olucak cunki yeme, icme ve kullanma suyu dahil herseyi satin aldigimiz 20 lt lik sularla yapmaya devam edersek biz baticaz sonunda. Sebze yikayamazsin, disini fircalayamazsin..Ben mi bu kadar panik vaziyetteyim bilmiyorum ama kolera, tifo vs bulasici hastaliklardan inanilmaz korkuyorum zaten simdi ilac da kullanamam...Gecen gun haberlerde bir de utanmadan deger olarak yazmislar Ankaranin baraj doluluk orani % 0 diye, gozlerime inanamadim..oyle rezerv filan kalmamis yani bitik vaziyetteyiz.. Ama kabahat bizde TEMA yillardir soyluyor, biz artik oyle su zengini bir ulke diiliz, yer alti sulari tukenmek uzere, su kullanimini bilinci olarak yapmaliyiz filan diye..Iste memleketimin insani "3 tarafi denizlerle cevrili cennet vatan" diyedursun denizi gordukce icecek suyumuz da var saniyor herhalde. Gerci aritilmaz mi aritilir ama dunya maliyetlere bu isler yapilana kadar elimizdekini korumayi bilsek. Al iste kuresel isinma simdiden burdu bizi Karadenizdeki yagislar da artip orasi da erozyona ugrayinca gorucez iyice...Yillarca ormanlari harap edip cay ve findik tarlalari actilar simdi suyun akisiyla toprak kaybini engelleyecek bitki ortusu kalmadi orda da...

Aman bende felaket tellali gibi nerden ustume coktuyse bu karamsarlik iyice. Havadan sanirim havadan boyle puslu, gri , kasvetli havalari basladi yine bu sehrin..Gunes isigini ilkbahara kadar unutucaz artik.. Bari kar yagsa..Keske soyle her yer bembeyaz olsa eskilerin dedigi gibi mikrop kirilir biraz.. Gerci bu sene kar yagsa accayip dokunur bana sanirim. Gecen yil yagsin yagsin diye o kadar dualar ettik resmen subatin sonuna kadar 20 cm kar yoktu kayak merkezlerinde subat sonunda en son kara denk geldik de bi hafta kayabildik esim ve babamla. Bu sene benim snowboardun ustune cikmam utopik bir hayal olucak tabi dolayisiyla yagarsa aglarim valla bana ne.. Bir de gecenlerde kartepeye kar yagmis dediler amanin nasil uzuldum "allam dedim gecen sene o kadar istedim vermedin simdi kayamiyorum diye ekim 15'te gonderiyosun"..




Bir de isin daha aci tarafi var tabi esim simdiden basladi pazarliklara "hayatim ben gitsem, valla gunubirlik kalmam bak, kayip donerim, ben seni yalniz birakirmiyim hic???" Hic iste..cik cik cik.. Seytan diyor gecir kafasina boardu gorsun kaymayi basinda donen kuslari sayarken.. Alla alla yaaa...

I'M BACK...

Aslinda Eylulun ikinci haftasinda dondum ancak ne yazikki tatilden eve donus herkesin tahmin edebilecegi gibi biraz mesakkatli oluyor yapilmasi gereken bir suru is vardi iste.. Neyse sonucta dondum iste.. Yazacak cok sey, verilecek bir suru yeni haber var.. So let's begin...

Moda tasarimi Turkiye'yi sardi..

Star tv'de bir program baslamis adi proje moda, ne kadar zamandir var bilmiyorum. Bana esim soyledi "sen boyle seylerle ilgileniyorsun hosuna gider bi bak istersen" diye. Bizim evde normalde pek tv izlenmiyor, bir-iki kanal ve yapicak baska birsey olmamasi durumlari haric tabi. Programin benim izledigim bolumunde bikini tasarimlari vardi, bir kac genc tasarimci yarismaci konumunda ve elenenler var filan bilinen yarisma formati ama tasarilarini basindan sonuna gosteriyor ve ben programi begendim. Denk gelirsem izlemeyi dusunuyorum.

Programla ilgili bazi blog sayfalari bile var, soyleki:

http://projemoda.blogcu.com/

http://proje-moda.blogspot.com/

http://www.startv.com.tr/ProgramDetay.aspx?ProgramID=47

Bizimkiler

Esim ve arkadaslari bu ara cocuklar gibi senler....

Cunku hepsini onlenemez bi ucurtma sevdasi sardi..
Cocukluklarinda yarim kalan heveslerini 30'larinda yasiyorlar resmen. Aksamustleri isten donup yemek yer yemez sokaga firliyorlar ellerinde renk renk ucurtmalarla, onceleri hazir aliyorlardi artik hazirlar kesmiyor, kendileri yapiyor (ozel zevkler soz konusu tabi). Bu hafta bizim evde telas vardi, hem benim isler cok yogun, hemde bizimkiler aksamlari butun salona eski usul el isi kagitlari, bantlar, ipler ve citalarla yayilip ucurtma yapiyorlar.

Bir de olmazsa olmaz mangallari var tabi, allahtan cok degil, ayda bir filan toplaniyorlar. Biz de kafamizi dinliyoruz..Bu aksam da mangaldalar ve ben de bloguma birseyler ciziktirme sansini yakaladim yoksa firsat olmamaya basladi zaten durduk yere yine koklu temizlik isi cikardim kendime inanilmaz yorgunum..kanepeye uzanip aldim laptopumu elime.. yazmak istedigim cok sey var bu aralar ama hep erteliyorum ve artik unutmamak icin notlar almaya basladim resmen. Cuma gunu is gezisi icin Izmit'te olucam, cumartesi donucem ve pazar gunu de nihayet annem geliyor (aylardir yalvariyorum resmen gelmesi icin bi insan bu kadar mesgul olur mu..Allahtan emekli oldu da rahatladik yani ) Once oyumuzu verip vatani gorevimizi yerine getirdikten sonra havaalanina gidip alicaz biricik Latifosumuzu...

Artik ne zaman yazabilirim bilmiyorum cunki butun agustos ayi planli resmen. Ama tatile cikmadan once mutlaka yazicam soz..